Yunus Türkölmez, "Bir Bilginin Semerkant’tan Kastamonu’ya Yolculuğu" başlıklı makalesini okurlarına sundu
Bir Bilginin Semerkant’tan Kastamonu’ya Yolculuğu
Anadolu’daki beyliklerin başkentleri çoğu zaman birer bilim merkeziydi. Bu merkezlerden birisi de Candaroğlu Beyliğinin başkenti olan güzel Kastamonu’muz da o dönemin Anadolu’sunda önemli bir ilim merkezi olarak karşımıza çıkar. Candaroğulları Beyliği, Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılışından sonra Kastamonu ve çevresinde kurulan bir Türkmen beyliğidir. 1291 -1463 yılları arasında hüküm sürmüştür.
Kastamonu, özellikle kendisi de önemli bir âlim olan Candaroğlu İsmail Bey, (1430-1461) döneminde büyük bilginlerin hep ilgi odağı olmuştur.
İsmail Bey, birçok imar faaliyetlerinin yanında kendi adına yaptırdığı külliyesi içerisine yaptırdığı medreseyi de Niksarlı Muhyiddin Mehmet adına ithaf etmiş ve kütüphanesine de 300 adet kitap vakfetmiştir. Bu girişim sonucu
Fethullah Şirvani gibi pek çok bilim adamı daha Kastamonu’ya taşınmış olur.

15 asırda Anadolu’da matematik, astronomi ve coğrafya öğretimini başlatan en önemli iki bilginden biri Ali Kuşçu ise diğeri de Fethullah Şirvani’dir. Kastamonu’da on yıldan fazla ders veren, talebe yetiştiren, kitaplar yazan Fetullah Şirvani hakkında özet bir bilgi aktarmaya çalışalım.
Şirvani
Şirvani, bugün Azerbaycan sınırları içerisinde yer alan Şirvan’ın Şemahî kasabasında doğmuştur. İlk eğitimini babasından alır. Daha sonra çeşitli âlimlerden dersler alarak din ve fen bilgilerinde kendisini geliştirir. Özellikle kelam ve fıkıh ilimlerinde âlim olma seviyesine yükselir.
1435 yılı ortalarında Semerkant’a giderek orada Semerkant Medresesi’nde Kadizade-i Rumi’den matematik, astronomi, kelam ve dil bilimleri tahsil ederek 1440 yılında icazet alır.
Semerkant’taki beş yıllık tahsilinden sonra Şirvan’a geri döner (1440). Bir süre burada bulunan medreselerde dersler verdikten sonra hocası Kadı-zade’nin tavsiyesine uyarak Sultan II. Murat devrinin (1421-1451) sonlarına doğru Anadolu’ya gelir.
Daha sonra Candaroğlu İsmail Bey’in, Niksarlı Muhyiddin Mehmet için, Kastamonu’da bir medrese yaptırdığını öğrenen Fethullah Şirvani Kastamonu’ya gelir.
Kastamonu’da Candaroğlu İsmail Bey’den iltifat gördüğünden bu şehirdeki medreselerde ders vermeye başladı. Özellikle hocası Kadîzade’nin matematik ve astronomi eserleri ile el-Tezkire’yi öğrencilerine okutur.
Ocak-Şubat 1453’de Bursa’ya gelerek tefsirle ilgili bir eserini Osmanlı sadrazamı Çandarlı Halil Paşa’ya ithaf eder. Yine bu tarihlerde matematik bilimlerinin bir alt dalı kabul edilen musiki dalında yazdığı “Mecelle fî el-musikî” adlı eserini Fatih Sultan Mehmed’e sunar.
Ancak İstanbul’un fethinden sonra değişen siyasi hava içerisinde Halil Paşa idam edilince hamisini kaybeden Şirvanî Kastamonu’ya geri döner.
Şirvanî bu olaydan sonra hocası Kadîzade’nin “önemli bir eserine bir haşiye yazıp Fatih Sultan Mehmed’e sunarak Osmanlı sarayına yaklaşmak ister ancak bunu başaramaz. (Haşiye: kelime anlamı dipnot olmasına rağmen burada eseri açıklayıcı, onu övücü özet bir bilgi anlamında kullanılmıştır)
1465 yılında Hacca gitmek üzere yola çıkarak önce Irak’a uğrar ve orada pek çok medresede dersler verir. Hac ibadetini yerine getirdikten sonra bir müddet Mekke’de kalır (1467) ve orada da dersler verir.
Dönüşte Kahire’ye uğrar. Buradaki ilmi faaliyetlerinden sonra da İstanbul’a gelir. İstanbul’da bir süre daha çok telif ve tedrisle uğraşır, ancak İstanbul’da umduğu ilgiyi bulamaz. Bunun üzerine 1478’de memleketi Şirvan’a döner ve Şubat 1486’da Şemahi’de vefat eder.

Dini ve aklî bilimler yanında edebiyat ve dil bilimlerinde de uzman olan Şirvanî, bu konularda birçok eser yazar. Özellikle matematik ve astronomi sahasında Semerkant okulunun birikimini Anadolu ve İstanbul’a taşıyan alimlerden birisi Ali Kuşçu ise diğeri de Şirvani’dir.
Kastamonu’nun yeniden daha ileri seviyede bir kültür ve eğitim kenti olması dileklerimle.
Dostlukla.
* Ekrem Hayri Paker’in belgeseltarih.com adlı sitesinde yayınlanan bir makalesinden kısmen özetlenerek aktarılmıştır. Makalenin orijinali için BURAYA TIKLAYINIZ.