Halime Özdemir, "İnsanın Yol Halleri" isimli köşe yazısını okurlarına sundu.

İnsanın takip ettiği bir yol ve o yolda kendisine yol gösteren bir rehberi vardır hayat dediği macerada. Bu yol ve rehberlerin kimi hayra kimi şerre, kimi iyiye kimi kötüye, kimi güzele kimi çirkine ama hepsi de bir yola yolcu eder Adem’in çocuklarını. İşin özü, insanın kimi Habil kimi Kabil olarak ömrünü tüketir bazen bilmeden bazen de bilerek ve isteyerek. Burada aslolan soru, insanın hangi yolun yolcusu olduğunu görmesi ve bilmesidir. Yoksa yolda yolcu da biter de tükenir de. Ve hatta zamanlar ve zeminler değişir ama insanın gittiği ve bittiği yollar değişmez. Hep ikilemde yaşar ömrünü insan ve buna kısaca iyi ve kötünün savaşı veya mücadelesi denilir. Yani insan ya iyi yolda ya da kötü ve kötülüklerin meydana geldiği yolda nefesini bitirir.

Her devir, belli başlı özelliklerle yaşanır. Mesela bizim şahidi olduğumuz günümüz dünyasında görünür olma ve gösteriş had safhada iken insanlık sıfatlarının -maalesef- yok olma süreci yaşanıyor adeta. Oysa zaman, kendisine yemin edinilen bir mefhumdu ve insan bu zamanla yarış halinde idi her ne kadar farkına varmasa da. Ve bundan önce ve bundan sonra da kıyamete kadar zaman her şeye şahit olacaktı insan için. Ve bu zamanda insanın yapıp ettikleri ve yapmayıp etmedikleri insanın imtihanı olacaktı.

Burada konuyu hemen İbn Mesud’un şu rivayetine bağlamak istiyorum. Çünkü zamanı ve zamandaki insanı ondan daha güzel ifade eden oldu mu bilmiyorum ama kısa ve dikkat çekmesi açısından bu yazıda yolumuzu onun rivayeti aydınlatsın mı? O zaman biz susalım ve ona kulak verelim: “Siz öyle bir zamandasınız ki, fıkıhçıları çok, hatipleri az, sadaka isteyenleri az, sadaka verenleri çok, o zamanda amel, nefse önderlik eder. Sizden sonra öyle bir zaman gelecek ki, fakihleri az, hatipleri çok, sadaka isteyenleri çok, sadaka verenleri az, o zamanda nefis, amele önderlik eder. İyice anlayın ki, ahir zamanda güzel bir rehber bazı amellerden hayırlıdır.” (Buhârî, Edebu’l-Müfred, 810)

Yukarıda ifade edilen zamanların hangisinde yaşıyoruz? Veya siz hangi grupta yer alıyorsunuz? Hadisin asıl sorusu şu: Nefsiniz mi amellerinize önderlik ediyor, amelleriniz mi nefsinize önderlik ediyor? İnsanın nefsiyle mücadelesinde insan ameliyle mi nefsiyle mi konuşuyor? Amel ile nefis arasında yaşanılan çağda herkes her şeyi söylerken ameller ne söylüyor bize? Ve bizimle ahirete gelecek olan da söylemler mi eylemler mi? Zaman denilen anlamı kavranılamayan süreçte insanın bohçasında taşıdığı nedir ki? İşte insanın sorusu daha doğrusu insanın kendisine verdiği cevabı burada gizlidir.

Kim kime rehber ve kim kime tabi? Kim kimi takip ederek geçiriyor dünyayı? Hani modern çağın tabiriyle takipçi sayınızla takip ettikleriniz arasında geçiyor ömrünüz belki de. Yoldakilerle aynı doğrultuda yaşıyorsanız gittiğiniz yolun sizi nereye götüreceğini de öngörmeniz gerekir. Çünkü hayat dediğimiz şey, iki nefesten başka nedir ki?

Oysa hayat serüveninde yeni bir rehber aramaya da gerek yok. Çünkü rehber de belli yol da. İşte, evde, köyde, sokakta, ailede, mahallede, çarşıda, pazarda, hukukta, adalette, hakta hukukta kısaca hayatın her anında güzel bir rehber zaten gönderildi insanlığa takip edecek olan için. Adına peygamber denilen elçiler her ümmete gönderilmiş olup insanlığa yol göstermek için görevlendirilmişlerdi. Tabi ki peygamberlik görevi sona erdi ama şu hadisi takip ettiğimiz zaman hayatımız da yolumuz da güzel olmaz mı?

“Doğruyu göstermek, iyi davranışlarda bulunmak ve her işte orta yolu takip etmek peygamberliğin yetmiş cüz’ünden bir cüzdür.” (Buhârî, Edebu’l-Müfred, 814) Doğruyu yapmayanlara doğruyu göstermek, bir anlamda “iyiliği emretmek.” Sahi, hiç siz iyiliği söylüyor musunuz yoksa kötüye ve kötülüğe kol kanat gererek mi hayat tüketiyorsunuz? Hatır gönül için iyiymiş gibi yani salih amelmiş gibi bir amelde mi bulunuyorsunuz yoksa kötüye iyi muamelesi yaparak mı kendinizi kandırıyorsunuz? Veya ifratla tefritte mi geziyorsunuz? Mesela kendinizi büyük görüp başkalarını hakir mi görüyorsunuz? Bu konuda rehberiniz kim? Şeytanla mı yarış halindesiniz kullukta mı zirveye oynuyorsunuz? Ne çok soru var aslında sormamız lazım gelen ama herkesin zaten bir yolu ve rehberi var ki sorulara ne hacet değil mi? Sahi sizin yoldaki haliniz nedir ki?