Necati Doğanç, kaleme aldığı “Kutlu Olsun” başlıklı köşe yazısıyla duygularını ve düşüncelerini okuyucularıyla paylaştı.

Bu topraklarda bugüne kadar atılan hiçbir adım, Atatürk’ün 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basarken attığı o adım kadar “kurtarıcı” olmadı.

Emperyalizme karşı ”tam bağımsızlık”, ”milli egemenlik” mücadelesi o ilk adımla başladı. Sonunda Türk Milleti kurtuldu.

Düşman devletler, Osmanlı Devleti’ne ve ülkesine maddi ve manevi bakımdan saldırmışlardı. Farkında olmadığı halde başsız kalmış bir ulus, karanlık ve belirsizlik içinde olup bitenleri bekliyor. Felaketin korkunçluğunu ve ağırlığını anlamaya başlayanlar bulundukları çevreye ve sezebildikleri etkilere göre kurtuluş çaresi saydıkları yollara başvuruyorlar…

Ordu, adı var kendi yok bir durumda. Komutanlar ve subaylar genel savaş boyunca sıkıntı ve güçlüklerle yorgun düşmüş, yurdun işgali ve parçalanmakta olduğunu görmekle yürekleri kan ağlıyor; gözleri önünde derinleşen karanlık felaket uçurumunun kıyısında ,kafalar çıkar yol, kurtuluş yolu aramakta.

Değişik kurtuluş çareleri ortaya atılıyor. Ancak bunların hiçbiri Türk milletinin tam bağımsızlığında yana değildi. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Emperyalistlerin amacı onu da paylaşmaktan ibaretti. O halde ciddi ve gerçek karar ne olabilirdi?

Mustafa Kemal Atatürk’ün; bu durum karşısında tek bir kararı vardı. O da Milletin Egemenliğine dayanan tam bağımsız bir Türk devleti kurmak. İşte daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğü ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya koyduğu bu karar olmuştur. “

Atatürk Türk milletini çok iyi tanıyordu. Bu milletin esir yaşamaktansa onurluca ölmeyi tercih edeceğini biliyordu.

“Temel ilke Türk milletinin onurlu şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, uygar insanlık karşısında uşak durumunda kalmaktan öteye geçemez.

Yabancı bir devletin koruyuculuğunu ve kollayıcılığını istemek,insanlık niteliklerinden yoksunluğu, güçsüzlüğü ve miskinliği açığa vurmaktan başka bir şey değildir. Gerçekten bu aşağılık duruma düşmemiş olanların isteyerek başlarına yabancı bir efendi getirmeleri hiç düşünülemez.

Oysa Türk’ün onuru, kendine güveni yetenekleri çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşayamaz.

Öyleyse ,”Ya istiklal ya ölüm” işte gerçek kurtuluş isteyenlerin parolası bu olacaktır.” Uçurumun kenarında yıkık bir ülke…

Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar...

Yıllarca süren savaş… Ondan sonra içeride ve dışarıda saygı ile tanınan yeni vatan, yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için arasız devrimler…

Atatürk ve silah arkadaşlarının 16 Mayıs 1919’da İstanbul’dan başlayıp 19 Mayıs 1919’da Samsun’dan devam eden kurtuluş yolculuğu emperyalist işgali sona erdirdi. Türk milletini tam bağımsızlığa ve cumhuriyete kavuşturdu.

İşte bağımsız Türkiye Cumhuriyeti.

19 Mayıs, Türk milletinin, Atatürk’ün önderliğinde emperyalizme karşı örgütlü mücadeleye atılmasının yıl dönümüdür.

19 Mayıs, Türk milletinin yeniden doğum günüdür; kutlu olsun!..

Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bize bu güzel vatanı bırakan atalarımıza şehit ve gazilerimize minnettarız. Ruhları şâd olsun.

Kaynak: Atatürk Etkisi / S.Meydan

Necati DOĞANÇ Araştırmacı-Eğitimci