Necati Doğanç, "Taşköprü'de Muhtarlık" başlıklı köşe yazısını okuyucularına sundu.
Osmanlı Devleti’nde XVII. yüzyıldan itibaren devletin kötü gidişatını durdurmak amacıyla literatürümüzde ıslahat olarak adlandırılan bir dizi reformlar yapılmıştır. Bu reformlar kimi zaman ivme kazanmış kimi zaman ise engellenmiştir. Osmanlı reform çabalarının hızlanıp arttığı dönem Tanzimat olarak kabul edilse de bu dönemin alt yapısı II. Mahmut’un yaptığı reformlarla atılmıştır. II. Mahmut iktisadi, askeri, idari, hukuki, eğitim ve sosyal alanlarda bir dizi yenilikler yapmıştır. Yapılan yeniliklerin birçoğunun en karakteristik özelliği alanlarında ilk olmalarıdır. Bu itibarla II. Mahmut dönemi başarılar dönemi olmaktan ziyade pek çok alanda ilkler dönemidir. Osmanlı ülkesinde muhtarlık teşkilatının kurulması da bu ilklerden biridir.
II. Mahmut (1808-1839) iktisadi, askeri, idari, hukuki, eğitim ve sosyal alanlarda bir dizi yenilikler yapmıştır. Bu yeniliklerin birçoğunun en karakteristik özelliği alanlarında ilk olmalarıdır. Bu ilklerden biri de Osmanlı ülkesinde muhtarlık teşkilatının kurulmasıdır. Osmanlı Devleti’nde XIX. yüzyılın ilk yarısına kadar köy mahalle idaresinden imamlar sorumluydu. Muhtarlık teşkilatı ilk kez 1829’da İstanbul’da kuruldu. Bu uygulama taşrada ise ilk kez Kastamonu’da gerçekleştirilmiştir. Kastamonu sancağı mütesellimi Dede Mustafa Ağa İstanbul’daki muhtarlık uygulamasını örnek alarak 1833 yılında taşradaki ilk muhtarlık uygulamasını başlatmıştır. Dede Mustafa Ağa Kastamonu’da yaptığı çalışmaları ve elde ettiği sonuçları bir rapor haline getirerek İstanbul’a sunmuştur. Dönemin padişahı II. Mahmut bu uygulamadan memnun kalmış ülke genelinde muhtarlık teşkilatının ihdas edilmesini istemiştir.
Muhtar sözcüğü seçilmiş, seçkin anlamına gelir. Terim olarak ise köy veya mahalle işlerine bakmak üzere halkın seçtiği kimse anlamında kullanılır
Köy ve mahalle yönetiminden sorumlu olan muhtarın yüklendiği görev ve sorumluluklar bu iki idari birimi önemli kılmaktadır.Mahalle ve köylerdeki vergilerin toplanması, asayişin sağlanması, mürur tezkirelerinin verilmesi, nüfus sayımlarında görev alma, askerlik işlerinin yürütülmesi ve halk ile devlet arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi muhtarın başlıca görevleriydi.
Muhtarlık teşkilatının taşrada uygulaması merkezi idarenin İstanbul’daki muhtarlık uygulamasını taşraya yayma düşüncesinin bir sonucu değildir. Aksine taşrada meydana gelen bir sorunun çözümünde İstanbul’da kurulan muhtarlık teşkilatının örnek alınmasıdır.
Taşrada muhtarlığın kuruluşu, 1833’te Kastamonu’nun Taşköprü Kazasında yaşanan bir hadise sonucu Kastamonu Sancağı mütesellimi Mustafa Ağa’nın, kendi inisiyatifi ile olayın çözümünde İstanbul’da kurulan muhtarlık teşkilatını örnek almasıyla gerçekleşmiştir.
Halktan haksız yere yüksek oranda vergi toplayan Taşköprü Kazası ayanı Ömer Ağa bununla yetinmemiş, kendisine karşı koyan ahaliye zulmetmişti. Kastamonu mütesellimi Mustafa Ağanın bu konuda ayan Ömer Ağaya yapmış olduğu uyarılar etkili olmamış, hatta uyarıları dinlemeyen Ömer Ağa isyana kalkışmıştır. Bu gelişmeler üzerine mütesellim Mustafa Ağanın gönderdiği askerler Ömer Ağa ve adamlarının isyanını bastırmıştır. Daha sonra mütesellim Taşköprü’de yeni bir ayan seçimi yoluna gitmemiştir. Halk nezdinde saygınlığı olan tecrübeli, namuslu ve kabiliyetli kimselerden seçtiği iki kişiyi her mahallede İstanbul’u örnek alarak muhtar-ı evvel (birinci muhtar) ve muhtar-ı sani (ikinci muhtar) sıfatıyla muhtar tayin etmiştir. Ayrıca mahalle imamlarını muhtarlara, muhtarları mahalle sakinlerine ve mahalle ileri gelenlerini de birbirine kefil yaparak durumu bir rapor halinde İstanbul’a bildirmiştir. Bu uygulamadan memnun kalan padişah II. Mahmut taşraya gönderdiği emirlerle İstanbul’da yürütülen muhtarlık uygulamasına uygun olarak her eyalet sancak ve kazada muhtarlık teşkilatının kurulmasını emretmiştir. Padişahın emri gereğince taşrada bulunan yöneticiler muhtarlık teşkilatının tesisi için mahalle ve köylerde muhtarlık nizamını uygulayarak elde ettikleri sonuçları Bâb-ı Âliye bildirmişlerdir. Muhtarlık teşkilatının kurulması yolunda bölgelerindeki çalışmaları tamamlayarak sonuçları Bâb-ı Âliye bildiren beldeleri şu şekilde sıralamak mümkündür. Ankara, Antalya, Aydın Balıkesir, Beyşehir, Bolu, Bozok (Yozgat), Bursa, Canik (Samsun), Edirne, Filibe, Hamid (Isparta), İzmir, Kastamonu, Karahisar-ı Sahib (Afyonkarahisar), Karasi (Balıkesir), Karaman, Konya, Kocaeli, Kütahya, Menteşe (Muğla), Manastır, Niğde, Saruhan (Manisa), Sivas, Tokat, Tırhala, Selanik, Teke (Antalya), Silistre ve Trabzon, sancakları. Adı geçen yerler dikkate alındığında muhtarlık teşkilatının hem Anadolu’da hem de Rumeli’de tesis edildiğini görüyoruz. (1)
Muhtarlık teşkilatı, İstanbul’da asayişi temin kaygılarıyla ihdas edilirken, taşrada II. Mahmut’un ortadan kaldırmaya çalıştığı ayanlığın yerine ikame edilmiştir.
Bu vesile ile yurttaşlarımızın ihtiyaç ve taleplerinin birinci derecede muhatabı olmakla toplumsal yaşam içinde çok önemli yer tutan muhtarlarımızın 19 Ekim Muhtarlar Günü’nü kutluyorum.
Kaynak: Süme, Mehmet, “Osmanlı Devleti’nde Taşrada Muhtarlık Teşkilatının Kuruluşu: Bolu Örneği”, Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 8/14.
Necati DOĞANÇ –Araştırmacı/Eğitimci