Yeşilçam’ın ünlü film yapımcıları bir döneme damga vuran Avrupa, dünya ve olimpiyat şampiyonu Naim Süleymanoğlu’nun hayatını “Naim” isimli film ile beyaz perdeye yansıtmıştı.
Naim Süleymanoğlu’nun Bulgaristan’ın Türk bölgesindeki hikayesi ve Türkiye’ye nasıl getirildiği ve halter sporundaki başarısını konu alan bu filmi herkes gibi bende çok beğenmiştim.
Sonuçta hepimizin büyük bir hayranlıkla ve gururla takip ettiğimiz Naim Süleymanoğlu’nun bilinen ve bilinmeyen yönlerini de öğrenmiştik o film sayesinde.
Film yapımcılarının ne kadar ilgisini çeker bilemem ama ben olsam Filistinli kahraman Sami Shehada’nın hayatını bir incelemeye alırdım.
Sami, 37 yaşında Filistinli bir gazeteci. Oldukça varlıklı bir ailenin ortanca erkek çocuğu. Sami’nin annesi Mısır’da diğer iki kardeşi İstanbul, Kahire ve Dubai’de ticaret yapıyor.
Sami’nin Gazze merkezli bir medya şirketi ve bu şirkete bağlı son teknoloji ile donatılmış aynı anda 3 ayrı bölgeden canlı yayın yapabilen araç ve cihazları mevcut.
İsrail’in Filistinlileri ablukaya aldığı ve acımasızca işgal ve soykırım başlattığı günden itibaren canı pahasına canlı yayın araçlarıyla ve bizzat kendisinde kamera arkasında çektiği görüntüleri dünya televizyonlarına ve medyasına ulaştıran bir gazeteci Sami.
İsrail’in yabancı gazetecilerin Gazze’ye girmesine engellediği, sivil halkı hedef aldığı dahası, bu soykırımı ve katliamı dünya basınından gizlemek için Filistinli gazetecileri hedef aldığı ve toplam 276 gazeteciyi şehit ettiği bir katliamın başkahramanı Sami.
Savaşın tüm şiddetiyle devam ettiği bir gün Gazze’den canlı yayın sırasında İsrail tanklarından atılan bir topun hedefi oldu Sami. Üstelik canlı yayında.
Bu tank topu Sami’yi öldürmedi ancak sağ bacağını aldı!
Sami’nin Filistin şartlarında ilk tedavisi yapıldı ancak ileri tedavi için Sami’nin Gazze’den çıkmasına soykırımcı İsrail tarafından engellendi.
Sami bacağı olmamasına rağmen eline kamerayı aldı ve tek bacağıyla İsrail katliamlarını yeniden dünyaya duyurmaya devam etti…
Devamın da Türkiye dışişleri devreye girerek Sami’nin tedavisi için İstanbul’a getirildi. Sami’nin İstanbul’daki hastanelerde halen tedavisi devam ediyor ve Ocak ayının ilk haftasında protez bacak takılacak.
Sami’nin İstanbul’daki tedavi sürecini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’da yakından takip ediyor.
İşte Sami’nin kısaca bacağının koptuğu ve yaşadığı dram ve hikayesi böyle.
Yeşilçam’ın film yapımcılarının belki bugün dikkatini çekmemiş olabilir ama ben gelecekte tıpkı Naim gibi ‘Sami’ isimli bir film çekileceğine inanıyorum…
Sami’yi ben Alanya’daki Küresel Gazeteciler Konseyi’nin Basın Çalıştayında tanıdım. Program sonrası Sami ile Orta Doğu uzmanı gazeteci arkadaşımız Deniz Büstani’nin tercümanlığında daha da yakından tanıma imkanı bulmuştum henüz Kasım ayının ilk günlerinde.
Sami’yi KGK Genel Başkanı Mehmet Ali Dim aracılıyla Kastamonu’ya davet ettik. Sami’de savaşta kaybettiği bacağını gösterdi. Sonra benim ısrarım üzerine, “gelirim abi” dedi.
Nihayetinde biz Sami’yi başta Sayın Mehmet Ali Dim ve pek çok ortak dostumuz aracılığıyla Kastamonu’ya getirmeyi başardık.
Valimiz Meftun Dallı ve Kastamonu Üniversitesi Rektörü Prof.Dr.Ahmet Hamdi Topal ve ekibinin de yardımıyla mükemmel ötesi bir organizasyon ile üniversitenin en büyük salonunu tıklım tıklım dolduranlarla Sami’yi buluşturduk.
Sami’yi ve refakatçi kardeşi Mustafa’yı iki gün boyunca Kastamonu’da misafir ettik.
Ayrılma vakti geldiğin de Sami tüm samimiyeti ve sıcak kanlılığı ile sarılarak hem ağladı hem de ağlattı.
- Sevgili Sami; Sen çok zor şartlar altında o çektiğin görüntülerle tüm dünyayı sokaklara döktün ya…
- Tek bacağınla tüm dünyaya ilham oldun ya…
Asıl biz sana tüm insanlık adına teşekkür ederiz…
GÜNÜN SÖZÜ
“Tarih, İsrail’in tanklarına karşı, tek bacağıyla direnen Sami’yi de yazacaktır.”
