Anayasa Mahkemesi (AYM), uzun süren boşanma davalarının bireylerin özel ve aile yaşamı üzerindeki olumsuz etkilerini göz önünde bulundurarak, “evlenme hakkının ihlal edildiğine” hükmetti. Bu karar, geçmişte sadece uzun yargılamaya odaklanan AYM’nin, bu kez doğrudan aile kurma hakkını esas alması açısından dikkat çekti.

Beş Başvuru Birleştirildi, Karar Emsal Niteliğinde

Daha önce benzer başvuruları reddeden AYM, bu kez aralarında Diyarbakır’dan avukat Canan Atabay’ın da bulunduğu 5 bireysel başvuruyu birleştirerek karar verdi. Mahkeme, boşanma sürecinin gereksiz yere uzamasının, bireylerin yeni bir aile kurmasını neredeyse imkânsız hale getirdiğini vurguladı. Sadakat yükümlülüğünün süreç boyunca devam etmesi nedeniyle, özel hayatın planlanması ve yeniden evlenme hakkının ihlal edildiği ifade edildi.

AYM: Boşanma Davaları Makul Sürede Sonuçlandırılmalı

AYM raportörünün hazırladığı raporda, Anayasa’nın 20. maddesindeki “özel hayata saygı” ve 41. maddesindeki “ailenin korunması” ilkelerinin, evlenme hakkı bakımından temel anayasal dayanaklar olduğuna dikkat çekildi. Devletin, boşanma davalarını makul süre içinde sonuçlandırmakla yükümlü olduğu açıkça ifade edildi. Bu kapsamda başvurucuların evlenme haklarının ihlal edildiğine karar verilerek, dava sürelerine göre değişen miktarlarda tazminat ödenmesine hükmedildi.

“Aile Kurma Hakkı Açıkça Korunmalı”

Kararı değerlendiren avukat Canan Atabay, kararın yalnızca uzun yargılamadan değil, doğrudan “aile kurma hakkının ihlali” gerekçesiyle verilmesinin önemine değindi. Anayasa’da evlenme hakkına dair açık bir madde bulunmadığını hatırlatan Atabay, “Evlenme hakkı Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 12. Maddesi’nde açıkça düzenlenmiştir. Türkiye bu sözleşmeye taraf olmasına rağmen, anayasa içinde bu hak açıkça yer almıyor. AYM daha önce bu nedenle başvuruları yalnızca adil yargılanma hakkı üzerinden değerlendiriyordu” dedi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasa Dayanak Alındı

Başvuru sürecine ilişkin konuşan Atabay, “Biz iki farklı ihlal iddiasıyla başvurduk; hem uzun yargılama nedeniyle adil yargılanma hakkı, hem de aile kurma hakkının ihlali yönünden. Anayasamızda açık bir düzenleme bulunmasa da, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 12. Maddesi ve Anayasa’nın 20. ve 41. maddeleri kapsamında evlenme hakkının korunması gerektiğini belirttik” diye konuştu.

Kadınlar İçin Zaman Kaybı, Çocuk Sahibi Olma Hakkını Etkiliyor

Başvurunun kadın bir müvekkil adına yapıldığını belirten Atabay, boşanma sürecinin uzamasının özellikle yaş ilerledikçe kadınlar için çocuk sahibi olma hakkını elinden alabildiğine dikkat çekti. “Ben başvuru yaparken uzun süren boşanma davalarının sadece uzun yargılamaya değil, aynı zamanda kadınların çocuk sahibi olma hakkına da zarar verdiğini dile getirdim. AYM bu konuda açık bir değerlendirme yapmadı ancak kararın içeriğinde sadakat yükümlülüğünün süregeldiğine ve yeni bir evliliğin ancak mevcut evliliğin sona ermesiyle mümkün olduğuna vurgu yapması oldukça anlamlı” dedi.

“İhlal Kararı Yargılama Sürelerini Kısaltabilir”

Kararın, uzun süren boşanma davalarının daha kısa sürede sonuçlanmasına katkı sağlayacağını umduğunu belirten Atabay, “En önemli nokta, artık Anayasa Mahkemesi nezdinde bu tür dosyaların sadece uzun yargılama değil, özel hayatın ihlali ve aile kurma hakkı kapsamında da değerlendiriliyor olması. Bu karar emsal niteliği taşıyarak, gelecekte daha hızlı sonuçlanan boşanma davalarının önünü açabilir” diye konuştu.

Kaynak: Haber Merkezi