Muhammed Mustafa’ya benzer, senin de bilinen kaderin

Baban, Halit’i hiç görmedin, annen Hacer’e sevgin derin

Sen doğmadan vefat etmişti, kalbindeki sessiz kederin

Oğlu Şaban’ı sevemedi, fani dünyada dolmaz yerin

Hanönü’nde hayat sürerken, gaip âlem bilinmez meçhul

Geçim için çalışmak lazım, herkes yaşam işiyle meşgul

Babaannen vefat eyledi, artık o da rahmetli bir kul

Annen ve deden sağ kaldılar ki, bundan böyle onlar mesul

Ömür muammadan ibaret, sen girince altı yaşına

Annen de göçtü Hak dünyaya, soğuk su katıldı aşına

Şimdi hem yetim hem öksüzsün, çare bulunmaz gözyaşına

Dedende Hakka kavuşunca, kaldın köyünde tek başına

Teyzen aldı seni yanına, kardeşinden kalan emanet

Anne yarısı öz teyzesi, okutmak için etti niyet

Hocası ilk anda keşfetti, Şaban da var yüksek basiret

Yeğenini okutmak için Taşköprü’ye ettiler hicret

Yüksek derecede zekâsı, onu gözde öğrenci yaptı

Allah’a tevekkül eyledi, Mevla, yüce Âlicenaptı

İsmine yakışan ahlakı, Şaban’a yakışan esvaptı

Genç yaşında Velî denildi, erdemine mahsus lakaptı

İlim yolunda üst basamak, Kastamonu da ki tahsilin

Gönüllerde saray kurdurmuş, Rab’ın ikramı olan dilin

Yaradan açınca yolunu, kimse engelleyemez, bilin

Fatih medresesi durağın, gayrı, meleklerdir vekilin

Denizlere akan su gibi, ilimle dolan kalbin umman

Fatih camisinde kürsüde, vaiz, sana verilen unvan

Ufukta yol göründü yine, toprağın çağırıyor gel, Şaban

Bolu’ya ulaştığın anda, kalacaksın uzunca zaman

Hayreddin Tokadi Hazreti, ledünni ilminin üstadı

Hak kesiştirdi yollarını, sohbet anında aldı tadı

Şaban’ı veli kaldı orda, sabretsin rahmetli efradı

Hocası verdi icazeti, hasretle bekliyor ecdadı

Sırlarla dolu yolculukla evliyalar şehrine geldi

Küçük bir mescide yerleşti Allah aşkı kalbinde seldi

İtikâf etti hayli zaman, Allah’ın rızası emeldi

Başladı irşat görevine, şahsına münhasır ameldi

Sen, İstanbul’da okuyorken, teyzen Hak dünyaya kavuştu

Kastamonu’ya döndüğünde, kuzenden mirasınla muştu

Şaban’ı veli araştırıp, malzeme dükkânı kurmuştu

Teyzesine dualar edip, gönülden mutmain olmuştu

Müminleri aydınlatırken, yuvasını kurdu evlendi

Eşi Amineyle birlikte, onun hayatı yenilendi

Ailesinden kimse yoktu, özledi, gözleri nemlendi

Oğulları ve kızı oldu saadet hanesi şenlendi

Şeyh Şaban’ı veli hazreti, bir hazine, ilim deryası

Tasavvufun üstadı, Mir’i, dinleyenler unutur yası

Bu halini göremediler, ne annesi, ne de babası

Ümmeti Muhammed içindir, kalpleri yıkamak çabası

Hatıraların hala yaşar, halveti zikrin, asa suyun

Taşköprü de korunur daim, evinin önündeki kuyun

Dünyaya adını duyuran, dört evliyadan biri, duyun

Allah birdir, Muhammed Resul, kelime-i tevhide uyun

Üç oğlu âlim, biri zabit, devlete millete yararlı

İhtiyarlığında bakmaya, kızı Nur Cihan’sa kararlı

Müminleri irşat eyledin, tasavvuf yolunda ısrarlı

Dergâhından feyiz alanlar, yaşamı boyunca vakarlı

Halveti ekolün şaheser, Asya, Afrika, Avrupa da

Benli Sultanla buluşurdu, iki dost da aynı sofrada

Dostunu defnetti ahire, sevgisi yaşar hatırada  

Kimse baki değil dünyada, Şaban-ı veli de sırada

Erdi seksen altı yaşına, Refik’i Âlâya ulaştı

Ömrü boyunca durmaksızın, her türlü engelleri aştı

İslam’a ve şanlı Nebiye, hakaret edenle savaştı

Yüz yıllar geçse de aradan, sevgin, bu günümüze taştı…