Halkın gönlünde her zaman bir kahraman olarak hatırlanacak olan Sepetçioğlu Osman Efe, sadece bir eşkıya ya da isyancı olarak değil, aynı zamanda adalet arayışı, cesareti ve halkını savunma kararlılığı ile tanınmıştır. Bu hikaye, Osmanlı İmparatorluğu'nun zorlu yıllarında, Kastamonu'nun ve çevresinin tarihine damgasını vuran bir kahramanın unutulmaz mücadelesini anlatmaktadır.
İhsangazi’nin Yiğidi: Osman Efe’nin Kökeni
1968’e kadar Mergüze adıyla bilinen, günümüzde ise Kastamonu’ya bağlı bir ilçe olan İhsangazi, Osman Efe’nin doğum yeridir. Afşar (Hacıoğlu) köyünde dünyaya gelen Osman Efe, babası Sepetçi Mehmet Pehlivan sayesinde “Sepetçioğlu” lakabını aldı. Avşar boyuna mensup bir yörük olan Osman Efe, küçük yaşlardan itibaren halkın arasında dürüstlüğü ve yiğitliğiyle tanınmaya başladı.
II. Mahmut döneminde, Kastamonu ve çevresinde halkı ezerek haraç toplayan Zileli Rüstem ve adamları, Osman Efe'nin dükkanını basmış ve ondan zorla sepet istemiştir. Ancak Osman Efe, haraç veremeyeceğini söyleyerek karşılık vermiştir. Bu, bir kavganın fitilini ateşlemiştir. Osman Efe, karşısındaki zalimlere karşı büyük bir direniş göstererek, Rüstem’i öldürmüş ve adaletin peşinden gitmeye başlamıştır.
Bu olay, Sepetçioğlu Osman Efe’nin adını duyurmuş ve ona halk arasında “Efe” unvanı kazandırmıştır. Ancak Osman Efe’nin bu cesur davranışı, peşinden gelen takipçilerini de beraberinde getirmiştir. Hakkında mahkeme kurularak beraat kararı verilse de, hayatının geri kalanını dağlarda geçirmeye başlamıştır.
Osman Efe ve Aşkın Yolu: Afet Hanım’a Olan Sevgisi
Bir gün, Huruşveren köyünde yapılan düğünde, Osman Efe'nin hayatı bir kez daha değişir. Bu kez karşısına, köyün ağası Tahmiscioğlu Mustafa Bey’in kızı Afet Hanım çıkar. Osman Efe, Afet Hanım’a âşık olur ve bu duygu, onun hayatına yeni bir yön verir. Ancak bu sevda, aynı zamanda Osman Efe’yi büyük bir tehlikenin içine de çekmiştir.
Tahmiscioğlu Mustafa Bey, Osman Efe’yi kendi çıkarları için kullanmak ister. Ancak Osman Efe, Osmanlı’ya karşı başkaldırmayı reddederek ağasının isteğine karşı çıkar. Mustafa Bey, bu durumu padişaha bildirmiş ve Sepetçioğlu Osman Efe’nin bir eşkiya olduğunu ve başkaldırıyı planladığını iddia etmiştir. İstanbul’a kadar ulaşan bu ihbar, Osman Efe’yi kaçmaya zorlamıştır.
Zeybeklerle Kurtuluş Mücadelesi ve İstanbul’a Yolculuk
Afet Hanım’ı kurtarmak için, Sepetçioğlu Osman Efe, 60 Zeybek arkadaşını yanına alarak Kastamonu cezaevini basmış ve efsanevi bir kurtuluş operasyonu gerçekleştirmiştir. Ancak bu direnişin sonunda, Osman Efe, İstanbul’a doğru götürülmek üzere yakalanmış ve o dönemin en büyük halk kahramanlarından biri olarak Osmanlı sarayına götürülmüştür.
Osman Efe’nin isyanı bastırması ve Tahmiscioğlu Mustafa Bey’in başkaldırısını bastırmasından sonra, Padişah II. Mahmut tarafından affedilmiş ve ödüllendirilmiştir. Kendisine Kastamonu’da bir konak verilerek, hayatının geri kalan kısmını mutlu bir şekilde burada geçirmesi sağlanmıştır.
Halkın Gönlünde Yaşayan Kahraman: Osman Efe'nin Türküsü
Sepetçioğlu Osman Efe’nin hikayesi sadece destanlarla değil, aynı zamanda türkülerle de halk arasında nesilden nesile aktarılmaya devam etmektedir. Bugün hala halk arasında "Yassıl Dağlar" türküsü, Osman Efe'nin mücadelesinin bir simgesi haline gelmiştir. İşte, Osman Efe'nin türküsünün en bilinen dizelerinden biri:
Sepetçiğlu bir ananın kuzusu,
Hiç gitmiyor kollarımın sızısı,
Böyle imiş anlımızın yazısı,
Yassıl dağlar Osman Efem geliyor.
Osman Efe'nin adı, halk arasında her zaman bir kahraman olarak kalacak ve adı türkülerle, hikayelerle hep yaşatılacaktır. Kastamonu’nun tarihi ve kültürel mirası, bu tür kahramanlarla daha da anlam kazanıyor.





