Altın ve Para Piyasaları Uzmanı İslam Memiş, kasım ayı enflasyon verilerinin ardından hem maaş zamları hem de altın başta olmak üzere tüm yatırım araçları için kritik bir döneme girildiğine dikkat çekiyor. Son aylarda sert dalgalanmalar yaşayan gram altın, küçük birikim yapanlardan profesyonel yatırımcılara kadar geniş bir kesimin odağında. Memiş’e göre bu süreçte duygularla değil, rakamlara ve takvime dayalı bir stratejiyle hareket etmek şart.

TÜİK’in kasım enflasyonunu aylık yüzde 0,87, yıllık ise yüzde 31,07 olarak açıklaması, özellikle memur ve emekliler için yeni zam hesaplarını da beraberinde getirdi. Masadaki hesaplamalarda memur ve memur emeklilerine yaklaşık yüzde 17,55, SSK ve Bağ-Kur emeklilerine ise yüzde 11,20 oranında artış öngörülürken, en düşük emekli maaşının 18 bin liradan 20 bin 620 liraya çıkmasının beklendiği konuşuluyor. Memiş, kâğıt üzerindeki bu oranların alım gücünü tam olarak telafi etmeyebileceğini, bu yüzden tasarruflarını korumak isteyenlerin özellikle değerli metallerdeki fiyatlamayı yakından izlemesi gerektiğini vurguluyor.

Enflasyon düşerken mutfak üzerindeki baskı sürüyor

Resmî veriler genel enflasyonda aşağı yönlü bir eğilime işaret etse de İslam Memiş, mutfak tarafında tablonun hâlâ rahatlatıcı olmaktan uzak olduğuna dikkat çekiyor. Yıllık gıda enflasyonunun yüzde 27’nin üzerinde seyretmesi, vatandaşın temel gıda harcamalarında ciddi bir baskıyla karşı karşıya olduğunu gösteriyor. Aylık gıda enflasyonu eksi yönde açıklansa bile patates, margarin, tereyağı ve şarküteri ürünlerindeki artışlar, pazarda ve markette fiyatların neden bir türlü gerilemediğine somut bir örnek olarak öne çıkıyor.

Memiş’e göre tüketici, bir yandan etiket değişimlerini takip etmeye çalışırken, diğer yandan elindeki sınırlı birikimi enflasyona karşı koruyacak daha planlı adımlar atmak zorunda. Bu noktada Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının yılın son faiz kararı ve ABD Merkez Bankası Fed’in atacağı adımlar, altın başta olmak üzere tüm piyasalarda yön tayin edici başlıklar olarak öne çıkıyor. Yurtiçinde olası faiz indirimleri, küresel tarafta ise Fed’in gevşeme beklentisi; döviz kurları üzerinden gram altının seyrini de yakından etkiliyor. Dolar/TL’nin 42 lira bandında, euro/TL’nin 49 liranın üzerinde dolaşması, gram altının yalnızca ons fiyatından değil kur hareketinden de beslendiği bir tabloyu ortaya koyuyor.

Altın Almadan Önce Bekleyin İslam Memiş Altında Yeni Hedefi Açıkladı (1)

Gram altında kademeli alım ve 5.800 TL eşiği

İslam Memiş, ons altın tarafında henüz yeni bir alım pozisyonu açmadığını özellikle not düşüyor ve “acele etmeyin” mesajını öne çıkarıyor. Buna karşın gram altında daha önce üç kademeli bir alım stratejisi uyguladıklarını, portföyün yüzde 75’lik kısmının tamamlandığını, kalan yüzde 25 için ise Türk lirasında beklediğini ifade ediyor. Analiste göre gram altında 5.540, 5.693 ve 5.740 lira seviyeleri teknik açıdan önemle takip edilmesi gereken eşikler olarak öne çıkıyor.

Şu an fiziki gram altının Türkiye piyasasında 5.800–5.850 lira bandında el değiştirdiğini hatırlatan Memiş, 5.800 liranın altındaki her seviyeyi, “alım fırsatı” olarak yorumluyor. Yeni yıla girilmeden önce kademeli alımlarla pozisyonların tamamlanmasının, sert dalgalanmaların yaşandığı dönemlerde yatırımcı üzerindeki psikolojik baskıyı da azaltabileceğini dile getiriyor. Yine de tüm bu değerlendirmelerin genel nitelikte olduğunu, herkesin kendi bütçesini, risk iştahını ve hedef süresini dikkate alarak karar vermesi gerektiğini özellikle belirtiyor.

Altın Almadan Önce Bekleyin İslam Memiş Altında Yeni Hedefi Açıkladı (2)

2026’ya uzanan beklenti: Altın ve gümüşte büyük resim

Memiş’in takibinde yalnızca gram altın yok. Altın/gümüş rasyosunun 88 seviyesinden 72 bandına kadar gerilemesini, piyasayı sabırla izleyenler için teknik hedeflerin zaman içinde gerçekleşebildiğini gösteren önemli bir örnek olarak görüyor. Rasyodaki bu hareket, son dönemde gümüşün altına göre daha güçlü bir performans sergilediğine işaret ediyor. Uzman, mevcut fiyatların yeni ve agresif alımlar için cazip olmadığını, asıl büyük fırsatların 2026 yılına doğru şekillenebileceğini öngörüyor.

Jeopolitik riskler, merkez bankalarının rezerv tercihleri ve küresel enflasyon dinamikleri masada kaldığı sürece altının “güvenli liman” kimliğini koruyacağı görüşünü dillendiren Memiş, kısa vadeli geri çekilmelerden ürküp panikleyen yatırımcılar yerine, planlı ve kademeli alım yapanların uzun vadede daha avantajlı bir konum yakalayabileceğine dikkat çekiyor. Buna rağmen her yatırımcının, aldığı kararların sorumluluğunu kendi mali durumu ve hedefleri çerçevesinde değerlendirmesi gerektiği de vurgulanıyor.

Kaynak: Haber Merkezi