Türk Dil Kurumu (TDK), halkın katılımıyla yapılan oylamanın ardından 2025 yılının kelimesini “dijital vicdan” olarak duyurdu. Açıklama, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un sosyal medya paylaşımıyla kamuoyuna yansıdı. Yaklaşık 300 bin oy kullanılan süreçte öne çıkan bu ifade, özellikle dijital ortamda yaşanan duyarlılık gösterilerinin ne kadar “eyleme” dönüştüğü sorusunu yeniden gündeme taşıdı. Kısacası kavram, bir şeylere üzülmek ya da tepki vermekle gerçekten sorumluluk almak arasındaki mesafeyi hatırlatan bir işaret gibi okunuyor.
“Dijital vicdan” nedir, neden konuşuluyor?
“Dijital vicdan” denince akla, ekran başında hızla tüketilen gündemler karşısında sergilenen refleksler geliyor. Bir paylaşımı beğenmek, bir etiketi yaymak ya da bir içeriğe yorum yapmak, çoğu zaman kişiye “vicdani bir duruş” hissi verebiliyor. Ancak kavramın tartışmaya açtığı nokta tam da burada başlıyor: Sorumluluk duygusu, kimi zaman bir tıklamayla sınırlı kalıp gerçek hayatta bir karşılık bulmayabiliyor. Bu yönüyle “dijital vicdan”, hem bireysel hem toplumsal duyarlılıklarımıza ayna tutan güçlü bir ifade olarak öne çıkıyor.
Bakan Ersoy, açıklamasında bu çalışmaya katkı sunan kurum ve akademisyenlere teşekkür ederken, seçilen kavramın dijital çağın davranış biçimlerini düşündürmeye davet ettiğini vurguladı.
Geçen yılın kelimesi “kalabalık yalnızlık”tı
TDK’nın önceki yıl oylamasında ise “kalabalık yalnızlık” ifadesi seçilmişti. Sosyal medyada görünür olmanın, takipçi ve beğeni sayılarının artmasının her zaman yalnızlığı azaltmadığı, aksine kimi zaman bu duyguyu büyüttüğü yorumları öne çıkmıştı. Bu yıl seçilen “dijital vicdan” da benzer biçimde, dijital hayatın insan davranışları üzerindeki etkisini tartışmaya açan bir kavram olarak dikkat çekiyor.





