Türkiye’de doğurganlık oranlarında yaşanan uzun vadeli değişim, son yıllarda toplumun çeşitli kesimlerinde endişe yaratmaya başladı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine dayanan analizler, 1960’lı yıllardan bu yana doğurganlık hızında ciddi bir düşüş yaşandığını ortaya koyuyor. 1960-1969 yılları arasında kadın başına ortalama 6,04 çocuk düşerken, 2024 yılı itibarıyla bu rakam 1,47 seviyelerine kadar geriledi.

Kastamonu'da 5,24'ten 1,26'ya düştü

Doğurmak 1

Bu azalış, sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu'nun geleneksel yapısıyla bilinen illerinde de dikkat çeken bir şekilde hissediliyor. Özellikle Kastamonu örneği, bu durumu gözler önüne seriyor. 1960’lı yıllarda Kastamonu’da doğurganlık hızı kadın başına 5,24 çocuk iken, günümüzde bu oran 1,26’ya düşmüş durumda.

Uzmanlar Uyarıyor: Nüfus Yenilenme Eşiği Tehlikede

Uzmanlar, doğurganlık hızındaki bu düşüşün, Türkiye’nin nüfus yenilenme oranının altına inmesi anlamına geldiğine dikkat çekiyor. Bir toplumun nüfusunu koruyabilmesi için gereken doğurganlık oranı, kadın başına ortalama 2,10 çocuk olarak kabul ediliyor. Türkiye’nin mevcut oranı ise bu sınırın oldukça altında.

Doğurmak 2

Demografik yapıda yaşanan bu değişim, ilerleyen yıllarda yaşlanan nüfus, iş gücü daralması ve ekonomik üretkenlikte azalma gibi pek çok sorunu beraberinde getirebilir. Bu nedenle, uzmanlar hem sosyal politikaların hem de aileyi destekleyici teşviklerin yeniden ele alınması gerektiğini savunuyor.

Sosyal Medyada Geniş Yankı Buldu

Doğurganlık hızında yaşanan bu düşüş, sosyal medya kullanıcılarının da dikkatinden kaçmadı. Paylaşılan illere göre doğurganlık haritası, kullanıcılar arasında yoğun şekilde tartışıldı. Özellikle genç kullanıcılar, verileri “Ülkenin ölümü adlı eser” yorumlarıyla paylaşarak, geleceğe dair karamsar tabloya vurgu yaptı.

Gelecek İçin Ne Yapılmalı?

Anne 4

Uzmanlar, gençlerin evlenme ve çocuk sahibi olma eğilimlerini etkileyen faktörlerin; ekonomik belirsizlik, kariyer kaygısı, barınma sorunları ve sosyal destek yetersizliği gibi birçok başlıkta toplanabileceğini belirtiyor. Bu sorunların çözümü için daha kapsamlı ve uzun vadeli politikaların hayata geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Kaynak: TÜİK