Türk milletinin bağımsızlık mücadelesi, 19 Mayıs 1919’da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkmasıyla başladı. Bu adım, yüzyıllar boyunca süren esaretin reddedilmesi ve ulusal egemenliğin temellerinin atılması anlamına geliyordu. Milletin azim ve kararlılığıyla yürütülen Kurtuluş Savaşı, yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda Türk halkının kendi geleceğini belirleme iradesinin de sembolü oldu.

Atatürk, daha savaş yıllarında yeni devletin yönetim şeklinin cumhuriyet olacağını öngörmüş ancak bu fikrini erken açıklamamıştı. Erzurum Kongresi sırasında Mazhar Müfit Bey’e “Zaferden sonra hükümet şekli cumhuriyet olacaktır.” diyerek bu düşüncesini dile getirmiş, fakat toplumun bu fikre hazır hale gelmesini beklemiştir.
TBMM’nin Açılışıyla Yeni Bir Dönem Başladı
23 Nisan 1920’de Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılması, milli egemenliğin en somut göstergesi oldu. Halkın seçtiği temsilciler, artık devlet yönetiminde tek söz sahibiydi. “Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir” ilkesi, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel taşı olarak tarih sahnesine çıktı.
24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması, Türk milletinin bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi. Bu gelişmenin ardından 13 Ekim 1923’te Ankara, Türkiye’nin yeni başkenti ilan edildi. Böylece modern Türk devletinin temelleri tamamen sağlam bir zemine oturdu.

“Yarın Cumhuriyet İlan Edeceğiz”
27 Ekim 1923’te hükümetin istifa etmesi, ülkenin yönetiminde yeni bir düzenin zorunlu hale geldiğini gösterdi. Bunun üzerine Atatürk, 28 Ekim akşamı yakın arkadaşlarını Çankaya Köşkü’ne davet ederek tarihi bir cümle kurdu: “Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz.”
29 Ekim 1923 günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapılan oylama sonucunda Türkiye Cumhuriyeti resmen ilan edildi. Mustafa Kemal Atatürk, oybirliğiyle Cumhurbaşkanı seçilerek Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini taçlandırdı.
Cumhuriyet Bayramı’nın İlk Kutlamaları
Cumhuriyet’in ilanı, halk tarafından büyük bir coşkuyla karşılandı. 1924 yılında yayımlanan bir kararnameyle, Cumhuriyet’in ilanının top atışları ve törenlerle kutlanmasına karar verildi. Bu kutlamalar, Türk halkının özgürlük sevinciyle bütünleşti.
Ardından, 1925 yılında Hariciye Vekaleti’nin sunduğu kanun teklifiyle 29 Ekim, Türkiye Cumhuriyeti’nin Milli Bayramı olarak kabul edildi. O günden bu yana her yıl 29 Ekim, yalnızca bir tarih değil, aynı zamanda Türk milletinin egemenlik, özgürlük ve demokrasiye olan inancının simgesi olarak kutlanıyor.
Sonsuza Dek Yaşayacak Bir Değer: Cumhuriyet
Atatürk’ün “Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun yönetim şekli cumhuriyettir.” sözü, bu büyük devrimin anlamını en net şekilde özetliyor. Cumhuriyet, Türk milletine yalnızca özgür bir ülke değil, aynı zamanda çağdaş bir gelecek de kazandırdı.
Bugün, Türkiye Cumhuriyeti 102. yılına doğru ilerlerken, bu büyük mirasın temelinde halkın iradesi, özgürlük tutkusu ve Atatürk’ün ölümsüz vizyonu yatıyor.





