Star TV’nin yeni sezonda öne çıkarmayı hedeflediği yapımlardan Sevdiğim Sensin, daha başlamadan merak uyandıran projelerden biri. Hikâye tarafında “romantik dram” çizgisini net biçimde hissettiren dizi, bir yanda büyük bir şirketin veliahtı, diğer yanda hayatı köy sınırlarının dışına taşmamış genç bir kadının karşılaşmasıyla kuruluyor.
Diziyi ilgi çekici kılan nokta, sadece bir aşk anlatısı sunması değil; aynı zamanda sınıf farkı, aidiyet, vefa ve hayatın bir anda yön değiştirmesi gibi temaları da içinde taşıması. Ağrı’da başlayan yolculuğun İstanbul’a uzanması ise, karakterlerin hem duygusal hem de sosyal anlamda sınandığı bir alan açıyor.
Sevdiğim Sensin dizisi konusu nedir?
Sevdiğim Sensin’in merkezinde Erkan ile Dicle var. Erkan, İstanbul’un köklü ve varlıklı ailelerinden birinin parçası; hatta Aldur Holding’in “veliahtı” olarak anılıyor. Buna rağmen askerlik görevini Ağrı’da yapması, onun hikâyesinde önemli bir kırılma noktası. Dicle ise hayatı boyunca köyünden pek ayrılmamış, daha küçük bir dünyanın içinden bakan, güçlü ama sade bir yaşamın içinden gelen bir karakter.
Dizinin başlangıç çizgisi, bu iki farklı dünyanın bir noktada temas etmesiyle atılıyor. Erkan’ın askerlik sürecinde yaşanan büyük bir deprem, olayların seyrini hızlandıran bir dönemeç olarak kurgulanıyor. Bu felaketin ortasında Dicle’nin hayatına dokunan Erkan, beklemediği biçimde kendi hayatını da yeniden tanımlamaya başlıyor. Dicle açısından bakıldığında ise, bir “tesadüf” gibi başlayan bu karşılaşma, çok daha derin bir değişimin kapısını aralıyor.
Ağrı’dan İstanbul’a uzanan “imkânsız” bir yakınlık
Sevdiğim Sensin, romantik tarafını güçlü tutarken, aşkı tek başına “masalsı” bir duygu gibi sunmak yerine onu gerçek hayatın sert detaylarıyla yan yana getiriyor. Dicle’nin içinde büyüdüğü geleneksel düzen ile Erkan’ın alışık olduğu şehirli ve ayrıcalıklı yaşam, hikâyenin gerilimini doğal biçimde besliyor. Bu yüzden dizi, “iki kişi birbirini seviyor” çizgisinde kalmıyor; sevginin, çevre baskısıyla, ekonomik güçle ve sosyal statüyle nasıl sınandığını da anlatmaya çalışıyor.

Erkan’ın vefa duygusu da hikâyenin omurgasına yerleşiyor. Maddi imkânları geniş olmasına rağmen, “borç” hissi taşıması ve bununla hareket etmesi, onu sadece zengin bir karakter olmaktan çıkarıp daha insani bir katmana taşıyor. Dicle’nin dünyası ise, dışarıdan bakınca sakin görünse bile kendi içinde keskin seçimlerle dolu; köyün karanlık tarafı, töre baskısı ve “hayatın tek doğrusu budur” söylemi, onun önüne sürekli sınırlar koyuyor. Dizi tam da bu sınırların içinde filizlenen cesur bir ilişki kurmayı hedefliyor.
Yapım ekibi: Ay Yapım imzası, güçlü yaratıcı kadro
Projenin yapımcılığını Ay Yapım üstleniyor. Hikâye tarafında Coşkun Irmak imzası bulunurken, senaryoyu Yeşim Aslan kaleme alıyor. Yönetmen koltuğunda ise Gökçen Usta yer alıyor. Bu ekip, dizinin hem duygusal tonunu hem de anlatım ritmini belirleyecek asıl yapı taşlarını oluşturuyor. Özellikle mekân geçişlerinin (Ağrı’dan İstanbul’a) hikâyeye nasıl yedirileceği, dizinin izleyicide bırakacağı etkiyi doğrudan şekillendirebilir.
Sevdiğim Sensin oyuncuları kimdir?
Dizinin oyuncu kadrosu, genç kuşağın dikkat çeken isimlerini usta oyuncularla bir araya getiriyor. Başrollerde Aytaç Şaşmaz (Erkan) ve Helin Kandemir (Dicle) bulunuyor. İkilinin enerjisi ve uyumu, dizinin daha başlamadan konuşulmasının temel nedenlerinden biri.
Kadrodaki diğer isimler ise şöyle:
- Hüseyin Avni Danyal (Esat)
- Özlem Conker (Fatoş)
- Cihat Süvarioğlu (Tahir)
- Yılmaz Kunt (Koray)
- Deniz Işın
- Umutcan Ütebay
- Elçin Zehra İrem
- Nihan Büyükağaç
- Barış Baktaş
- Emrah Aytemur
- Deniz Karaoğlu
- Manolya Maya
- Murat Seven
- Bensu Uğur
Bu liste, hikâyenin sadece iki kişi etrafında dönmeyeceğini de gösteriyor. Aile bağları, yerel dengeler, şirket dünyası ve İstanbul’daki güç ilişkileri gibi katmanlar devreye girdikçe, yan karakterlerin etkisi belirginleşecektir. Özellikle “Esat”, “Fatoş”, “Tahir” ve “Koray” gibi rollerdeki karakterlerin, Erkan–Dicle ilişkisinin kaderini hangi yönde zorlayacağı şimdiden merak konusu.
Sevdiğim Sensin, bir yandan romantik bir iz bırakmayı amaçlarken, diğer yandan Türkiye’nin iki farklı gerçekliğini aynı hikâyede buluşturmayı deniyor. Dizi başladığında izleyicinin asıl yanıt arayacağı soru muhtemelen şu olacak: Bu aşk, iki farklı dünyanın ağırlığına rağmen ayakta kalabilecek mi?





