Kastamonu Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muharrem Çetin, 05.08.2025 tarihinde ilk olarak https://12punto.com.tr/ internet sitesinde yayınlanan ‘‘Kopyala yapıştır akademisi: Dekanın tezleri çalıntı çıktı” başlıklı yazı ile tamamen gerçeğe aykırı ithamlardan yola çıkılarak hakkında asılsız iddialara yer verildiğini belirtti.
Çetin, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Ancak “Gözden Kaçmış” Olarak Değerlendirilebilir"
"05.08.2025 tarihinde ilk olarak https://12punto.com.tr/ internet sitesinde yayınlanan ‘‘Kopyala yapıştır akademisi: Dekanın tezleri çalıntı çıktı” başlıklı yazı ile tamamen gerçeğe aykırı ithamlardan yola çıkılarak hakkımda asılsız iddialara yer verilmiştir."
"Her iki tezin de genel olarak temel akademik yazım ilkelerine uygun hazırlanmamış olduğu ileri sürülmüştür. 1993 ve 2000 yılında yazılmış tezlerin akademik yazım ilkelerine uygun olmadığı hangi yetkinlikle iddia edilmiştir? Böyle bir iddiada bulunmak için o dönemdeki akademik yazım ilkeleri incelemiş midir? Akademide çalışan bir kişinin bırakın öğretim elemanı olmasını, öğrenci işlerinde görev yapan ve sekreter olan bir kişi bile yıllar içerisinde tez yazım kurallarının çokça değiştiğini bilir. Yüksek lisans tezinin Giriş bölümünde yer alan ilk sayfa dipnotunda yer verilmiş olmasına rağmen, Kaynakça ’da gösterilmesi, Kaynakça bütünlüğü ve atıf eksikliği olarak değerlendirildiği belirtilmiştir. Dipnotta verilen eserlerin, atıf eksikliği olarak ifade edildiği anlaşılabilir bir durum değildir. Atıf yapılan eserlerin Kaynakça ‘da yer almaması, tez incelendiğinde günün şartlarında daktilo ile yazıldığı görülecektir ki; ancak “gözden kaçmış” olarak değerlendirilebilir."
"İftira, Çamur At İzi Kalsın"
"Yüksek lisans tezi iyi incelendiğinde adı geçen Sonuç bölümündeki ifadelerin kaynak gösterilmeden alındığı iddia edilen cümlelerin benzerlerinin 56 sayfası ile 60 sayfası arasında yer aldığı görülecektir. Adı geçen kitapla yakından uzaktan bir ilişkisinin olmadığı, belirtilen sayfalardaki ifadelerin özetlenerek sonuç kısmında yer verildiği bir gerçektir. Belirtilen sayfalarda da Şenatalar, Ferhat; Teliman, Osman; Bingöl, Dursun; Tutum, Cahit; Dicle, Ülkü; Aşıkoğlu, Meral; Ertekin, Yücel; Renfield, Robert; Kepir, Handan; Ataol, Alpay; Sabuncuoğlu, Zeyyat gibi birçok düşünürün görüşlerine atıf yapıldığı, bu eserler incelendiğinde de sonuçta belirtilen ifadelere benzer ifadelerin tezin gövdesinde yer aldığı anlaşılacaktır. Yüksek lisans tezimin Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne teslimi Mart 1993’dür. Tezin ilgili Enstitüye teslim etmeden en az bir ay önce bitirilmiş olması gerekir. O günün şartlarında bu tez daktiloyla yazıldığı düşünülürse bu süre makuldür. Böylece tez şubat ayı itibariyle tamamlanmış, ciltlenmiş ve hazır hale getirilmiş olması gerekir. Akademik çalışma yapan herkes bunu bilir. 1993 yılında yayınlanmış bir kitabı internetin bulunmadığı, yayınların günümüzdeki gibi bilgisayar ortamında görülmediği bir zamanda nasıl oluyor da şubat ayında teslim edilen bir tezin sonuç kısmındaki görüşlerin “doğrudan intihal” olarak yaftalanması en hafifinden iftira, çamur at izi kalsın ve itibar suikastından başka bir şey değildir."
"iyi Niyetten Yoksun Olunduğunu Göstermektedir"
"Günümüzde yayınlanan tez yazım kılavuzlarında da belirtildiği üzere Sonuç kısmında araştırma problemi, yöntemi ve her bir sonucun yorumu yer almalıdır. O zamanda da Sonuç kısmında tezin içeriğindeki bölümlerde ifade edilen görüşlerin özetlenerek yer verilmesi tez yazım kurallarında belirtilmekte olup sonuç kısmına atıf yapılması uygun görülmemekte idi. Bilimsel olarak kesinliği kanıtlanmış ifadelerde benzerlikler bir etik problem olarak görülmemektedir. Ayrıca kaynaklarını verdiğim düşünürlerin yayınları incelendiğinde buna benzer ifadelere yer verildiği görülmektedir. Bir paragrafın içinde yer alan bir cümle için bir kaynak taranması mantıklı bir davranış mıdır? Bir cümleyle sayfalarca yazılmış bir tezi intihal olarak değerlendirmek ne bilimsel ahlaka ne de insani değerlere sığar. Burada da açıkça görüleceği gibi tezin içeriği art niyetli olarak incelenmiştir. Yine yukarıda belirttiğim gibi adı geçen eserin ilk baskısı tezin yayınlandığı yılda basılmıştır. Eserlerin dijital ortamda yer almadığı araştırmaların bu yayınları takip etmelerinin günümüz şartlarına göre çok daha zor olduğu bir zamanda alıntı yapılmasının akademik bir misyona sahip herkes bilir. Ayrıca daha sonra yapmış olduğum doktora çalışmasında adı geçen kaynağa atıf yaptığım açıkça görülmektedir. Eğer bir kaynağı görmezden gelmiş olsam ve iddia edildiği gibi intihal yapmış olsam doktora çalışmamda da aynı tutum ve davranışta bulunurdum. Bu da gösteriyor ki karalama, iftira ve yayın yoluyla itibar zedelemesi amacıyla davranıldığını, iyi niyetten yoksun olunduğunu göstermektedir."
"İntihal İddiası Çok Ağır ve Art Niyetli Bir İddiadır"
"Günümüzde yayınlanan tez yazım kılavuzlarında da belirtildiği üzere Sonuç kısmında araştırma problemi, yöntemi ve her bir sonucun yorumu yer almalıdır. O zamanda da sonuç kısmında tezin içeriğindeki bölümlerde ifade edilen görüşlerin özetlenerek yer verilmesi tez yazım kurallarında belirtilmekte olup sonuç kısmına atıf yapılması uygun görülmemektedir. Yüksek lisans tezi iyi incelendiğinde adı geçen sonuç bölümündeki ifadelerin kaynak gösterilmeden alındığı iddia edilen cümlelerin benzerlerin 56 sayfası ile 60 sayfası arasında yer aldığı görülecektir. Adı geçen kitapla yakından uzaktan bir ilişkisinin olmadığı, belirtilen sayfalardaki ifadelerin özetlenerek sonuç kısmında yer verildiği bir gerçektir. Belirtilen sayfalarda da Şenatalar, Ferhat; Teliman, Osman; Bingöl, Dursun; Tutum, Cahit; Dicle, Ülkü; Aşıkoğlu, Meral; Ertekin, Yücel; Renfield, Robert; Kepir, Handan; Ataol, Alpay; Sabuncuoğlu, Zeyyat gibi düşünürlerin görüşlerine atıf yapıldığı, bu eserler incelendiğinde de sonuçta belirtilen ifadelere benzer ifadelerin yer aldığı anlaşılacaktır. Yüksek lisans tezimin Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’ne teslimi Mart 1993’dür. Bu tezi ilgili Enstitüye teslim etmeden en az bir ay önce bitirilmiş olması gerekir. O günün şartlarında bu tez daktiloyla yazıldığı düşünülürse bu süre makuldür. Böylece tez şubat ayı itibariyle tamamlanmış, ciltlenmiş ve hazır hale getirilmiş olması gerekir. Akademik çalışma yapan herkes bunu bilir. 1993 yılında yayınlanmış bir kitabı internetin bulunmadığı, yayınların günümüzdeki gibi bilgisayar ortamında görülmediği bir zamanda nasıl oluyor da şubat ayında teslim edilen bir tezin sonuç kısmındaki görüşlerin “doğrudan intihal” olarak yaftalanması en hafifinden iftira, çamur at izi kalsın ve itibar suikastından başka bir şey değildir."
"Seda Çelik’in yüksek lisans tezinden bir cümlenin alındığını ve ona atıf yapılmadığı iddia edilmektedir. Ancak, adı geçen tez incelendiğinde belirtilen cümle Besim Baykal’ın eserinden alınmıştır ve dipnot olarak da Besim Baykal’ın eseri gösterilmiştir. Doktora tezim kaynakçasına bakıldığında Besim Baykal’ın adı geçen eserin yer aldığı görülecektir. Baykal’ın eserinde de aynı ifadelerin yer aldığı görülmektedir. Tez incelendiğinde tezin gövde metninde de aynı minvalde cümlelere rastlanacak ve Besim Baykal’a atıf yapıldığı görülecektir. Kaynakça da yer verilen bir eserin mahiyetiyle ilgili intihal iddiası çok ağır ve art niyetli bir iddiadır."
"400 Sayfanın Üzerinde Bir Çalışma Söz Konusudur"
"Haberde tezlerin intihal içerikli cümle ve paragraflar ile yanıltıcı kaynakça kullanıldığı, doğrudan alıntı yapılmış olmasına rağmen uygun atıf sistemiyle (ne demekse) kaynak gösterilmemiş olmasından dolayı iddia sahibi kendisini Yüce Türk adaleti yerine koyarak hem savcı hem de hakim sıfatına sahipmiş gibi karar vermiş, edinmiş olduğum unvanların geri alınmasını, maddi kaynakların yasal faiziyle geri alınması hükmünü vermiştir. Aslı astarı olmayan kendi iddiasından ibaret olan suçlamaları gerekçe göstererek, çalışmalarımı yok hükmünde sayabilmiştir. Bu ifadeler bile ne denli bir kinin içerisinde yazıldığını göstermek açısından önem arz etmektedir. Bir kişi kendisini adaletin yerine koyamayacağını bilmeli, herhangi bir suç unsuru görmüş ise ilgili kurumlara başvurması gerekirdi. Ancak, kendi iddialarının geçersiz olmasının farkında olmuş olduğundan sosyal medya aracılığıyla iftira yoluna giderek kamuoyunda yanlış algılamalara sebebiyet vermek, karalamak, iftira etmek ve kişinin itibarıyla oynama cihetine gitmiştir. Bu bile nasıl bir sakat düşünceyle karşı karşıya kaldığımın bir göstergesidir. Yüksek lisans ve doktora tezlerini yazdığım dönemde Turnitin ve iThenticate vb. gibi tezlerin benzerliklerini belirtir bir program söz konusu değildi. Bir akademik çalışmanın adı geçen programlar ile benzerlikleri belirlendiğinde %20 benzerlik oranının bilimsel kabul edilir bir oran olduğu Yüksek Öğrenim Kurumlarınca kabul edilmektedir. Ekleriyle birlikte yaklaşık 400 sayfanın üzerinde bir çalışma söz konusudur."
"Özensizlik Olarak Bile Değerlendirilemez"
"Dezenformasyon amaçlı hazırlanmış metinde, sanki çok daha büyük yanlışlar olduğunu göstermek amacıyla iddialara aşağıda da yer verilmiştir. Tezler incelendiğinde yüzlerce kaynaktan faydalandığı görülecektir. Yüzlerce kaynaktan faydalanılmış bir çalışma da bir kaynağa atıf yapılmadığı ve o kaynaktan da toplam iki paragrafı geçmeyen iddialarla bütün çalışmaları %90 intihal gibi göstermek hiçbir mantığa, akla, anlayışa ve insani değerlere sığmaz. Yukarıda da belirttiğim gibi yüksek lisans tezimi yazdığım sırada adı geçen eseri görmüş olsam mutlak surette kaynakta gösterirdim. Aynı eseri doktora çalışmamda kaynak gösterdim. Bir tez yazılırken akademik bir kişi mutlaka bilir, danışman tarafından da okunur ve gerekli düzeltmeler (eklemeler ve çıkarmalar) yapılır. Yıllarını akademiye vermiş bir akademisyenin okuduğu yayınları süzgeçten geçirmesi ve kendi ifadelerini teze yansıtması akademide doğal olarak kabul edilir. Ayrıca bir tez yazımından önce tezi yazan öğrenci de tezde yer verdiği kaynakları okuduğu gibi onun dışında da yüzlerce kaynak okumak durumundadır. Tezin gövde metnine dair herhangi bir intihale yönelik herhangi bir iddiada bulunulamamış, yüksek lisans yazım döneminde sonuç kısmına dipnot düşülmesi uygun görülmemekteydi. İddia edilenlere bakıldığında bırakın etik ihlal, intihal gibi ağır suçlamaları, özensizlik olarak bile değerlendirilemez."
"İddialarda Cem Kozlu’nun aktardığı söylenen cümleler IBM yönetim kurulu başkanı Thomas Watson Jr’a ait 1963 yılında yazılmış “A Business and Its Beliefs” kitap/raporunda halihazırda geçmektedir. Kitap/Rapor halka açıktır ve ücretsiz olarak sunulmaktadır. Sonuç kısmında intihal olduğu iddia edilen kısımda “inanırım” değil “inanılmaktadır” ifadesi geçmektedir ve bu ifade tezde belirtilen kaynaklar nazarında, daha önce de atıf verilen düşünürlerin genel-geçer ifadelerinden toparlanmış, genel bir yargı olarak açıkça görülmektedir."
"Kamuoyunun Bilgisine Arz Ederim"
"Sonuç olarak bütün bu yapılanlar şahsıma yönelik karalama, itibar suikastı, çamur atma ve kamuoyu nezdinde farklı algılanmaya yönelik bir çabadan ibarettir. Fakat bu tür hareketler genelde akademiye yönelik toplumun bakışını da çok olumsuz etkilemektedir."
"Anılan yazıya ilişkin cezai/hukuki yasal yollara başvurulacağını, tarafımın bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da özverili şekilde çalışmaya devam edeceğini sayın kamuoyunun bilgisine arz ederim."