TBMM Genel Kurulu’nda zaman zaman tansiyonun yükseldiği oturumlara bir yenisi daha eklendi. AK Parti Kastamonu Milletvekili Halil Uluay’ın iktidarın 23 yıllık icraatlarını savunduğu konuşma, muhalefete yönelttiği sert eleştirilerle birlikte salonda karşılıklı itirazları da beraberinde getirdi. Böyle anlarda mesele yalnızca söylenen cümleler olmuyor, söyleniş biçimi, seçilen örnekler ve mesajın hedefi de tartışmanın dozunu belirliyor.

Uluay konuşmasına çalışmayı bir ilke olarak gördüklerini anlatarak başladı ve bugüne kadar atılan adımların toplumun ihtiyaçlarına göre şekillendiğini vurguladı. Bu çerçevede muhalefetin eleştirilerini “yüksek ses” üzerinden okuyan bir yaklaşım kurarken şu ifadeyi kullandı: “Eğer milletimizin sesini değil de sesi çok çıkanların sesini dinleseydik, bugün övündüğümüz hiçbir hizmet hayata geçirilemezdi”
Uluay’ın eleştiri okları ve verdiği proje örnekleri
Konuşmanın ana omurgası, “büyük projeler ve reformlar” üzerinden kuruldu. Uluay, muhalefetin yıllardır birçok stratejik yatırıma itiraz ettiğini savunarak örneklerini peş peşe sıraladı. BAĞ KUR, SSK ve Emekli Sandığı’nın tek çatı altında toplanması, şehir hastaneleri, otoyollar, madenlerin işletilmesi, Karadeniz ve Akdeniz’de doğal gaz ile petrol aramaları, Gabar’daki petrol üretimi, nükleer enerji yatırımları ve savunma sanayii projeleri bu başlıklar arasında yer aldı.

Bu noktada Uluay, eleştirisini daha keskin bir benzetmeyle büyüttü ve muhalefetin tutumunu tarihsel bir karşılaştırmaya taşıdı: “Bu muhalefet tarihin ilk çağlarında yaşasaydı, taş devrinden yontma taş devrine geçişe bile karşı çıkardı”
“Ağaç dikin” çıkışı ve CHP sıralarından sert yanıt
Uluay, konuşmasının bir bölümünde 2024 yerel seçimlerinin ardından CHP’li belediyelere yönelik eleştirilerini de gündeme taşıdı. Somut hizmet üretme tartışmasını sembolik bir örnek üzerinden anlatmayı tercih eden Uluay, şu sözlerle dikkat çekti: “Tavsiyemiz, CHP belediyeleri olarak bol bol uzun ömürlü ağaçlar dikmeniz; ceviz, elma, ıhlamur gibi çünkü bu gidişle elli yıl sonra da yüz yıl sonra da “CHP’nin dikili bir ağacı yok.” denilecektir, en azından diktiğiniz ağaçları örnek olarak gösterirsiniz”
Bu cümlelerin ardından CHP sıralarından itirazlar yükselirken, CHP Antalya Milletvekili Cevat Arı yanıtını doğrudan Kastamonu üzerinden kurdu ve şu ifadeleri kullandı: “Hasan Baltacı senin memleketinde efsane işler yapıyor, sen de bunun mahcubiyeti içerisindesin, fark ediyoruz. Sen git de biraz belediyecilik öğren Kastamonu'da. Memlekete yapılan hizmetlere katkıda bulun. Belediyenin yaptığı işleri küçümseme; onların hepsi ihtiyaç sahibi vatandaşlar için yapılıyor. Seniniçin bir anlam ifade etmeyebilir, tuzun kuru çünkü! Ama ihtiyaç sahibi vatandaşlar için bir anlamı var o sütün, bir anlamı var o yiyecek içeceğin. Senin ihtiyacın olmayabilir, o ihtiyaç sahiplerini küçümseme. Onların hepsi ihtiyacı olduğu için onları alıyor”
Savunma sanayi vurgusu ve 2026 bütçesi mesajı
Uluay, konuşmasının devamında savunma sanayiine ayrı bir alan açtı. Türkiye’nin bugün daha görünür bir savunma kapasitesine ulaştığını, teknolojik gelişmelerin bu alanda yeni kabiliyetler gerektirdiğini ve elde edilen kazanımların uluslararası etkisine dikkat çekti. Konuşmasını ise 2026 bütçesinin Türkiye’yi daha ileri hedeflere taşıyacağına inandığını söyleyerek tamamladı.
Genel Kurul’da yaşanan bu karşılıklı söz düellosu, bir yandan “hizmet, yatırım ve belediyecilik” tartışmasını büyütürken, diğer yandan Meclis kürsüsünde kullanılan dilin siyaset iklimini nasıl etkilediğini de bir kez daha hatırlattı.





