Kastamonu’nun tarımsal mirasında stratejik bir yere sahip olan kendir (kenevir) üretimi, yeniden canlanma döneminde büyük bir krizle karşı karşıya. Devlet denetimi ve izniyle Taşköprü ilçesinde başlatılan ekim süreci, hasat sonrası ödemelerin yapılmaması nedeniyle çiftçiyi mağdur etti. Kastamonu siyasetinin tecrübeli isimlerinden Hayati Hamzaoğlu, bölgedeki üreticilerin sesini duyurarak yetkilileri göreve çağırdı.
Stratejik Dönüşüm ve Umutlu Başlangıç
Türkiye’nin tarım politikaları kapsamında, sanayi ve tekstil gibi pek çok alanda kullanılmak üzere Taşköprü ovasında kendir ekimine yeniden ağırlık verilmişti. Devletin izni ve sıkı denetimi altında gerçekleştirilen bu üretim, bölge ekonomisi için "yeni bir altın çağ" olarak nitelendiriliyordu. Uzun yıllar sonra toprakla buluşan kendir, hem bölge çiftçisi için umut kapısı olmuş hem de sanayi hamlesi olarak selamlanmıştı.
Sözleşmeli Tarımda Ödeme Krizi
Ancak bu umutlu başlangıca, özel sektörle yapılan sözleşmelerin yerine getirilmemesi gölge düşürdü. Çiftçilerle alım garantili sözleşme yapan yüklenici firmanın, ekimden biçime kadar geçen süreçte üzerine düşen mali yükümlülükleri yerine getirmediği iddia ediliyor. Hasadını tamamlayan ancak alın terinin karşılığını alamayan Taşköprü köylüsü, ciddi bir ekonomik dar boğazın eşiğine gelmiş durumda.
Hamzaoğlu: "Kendir Başlamadan Ölmesin"
Konuyla ilgili sert bir açıklama yapan Hayati Hamzaoğlu, mağduriyetin boyutlarına dikkat çekti. Hamzaoğlu, çiftçinin yalnız bırakılmaması gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
"Devlet izni ve denetiminde Taşköprü ovasında ekilen kendire yeniden dönüş sağlanmıştır. Ancak ekimden biçime kadar sözleşme yapan firma, köylüye alacaklarını vermemiş, çiftçilerimiz mağdur edilmiştir. Yetkili kurumlar bu mağduriyetin giderilmesi konusunda kendilerini geri çekmeden yardımcı olmalıdır. Kendir ve kenevir üretimi daha yolun başındayken, başlamadan ölmesin."
Yetkili Kurumlara "Geri Çekilmeyin" Mesajı
Hamzaoğlu’nun çağrısı, sadece bir ödeme talebi değil, aynı zamanda tarımsal geleceğe dair bir uyarı niteliği taşıyor. Bölgedeki ziraat odaları ve ilgili bakanlık temsilcilerinin sürece dahil olması beklenirken; üreticiler, devletin denetim mekanizmasının sadece ekim aşamasında değil, ödeme ve pazar garantisi aşamasında da aktif rol oynamasını talep ediyor.
