Birleşmiş Milletler destekli yeni kuraklık raporu, Türkiye için ciddi bir uyarı niteliği taşıyor. Rapora göre ülke, 2030 yılına kadar “su fakiri” statüsüne geçebilir. Türkiye’nin iklimsel kırılganlığı, tarımda yoğun su tüketimi ve coğrafi konumu, bu riski artıran başlıca etkenler olarak öne çıkıyor.

Raporda, Akdeniz Havzası’nın iklim değişikliğinden en çok etkilenen bölgeler arasında yer aldığı vurgulanıyor. Türkiye ise bu bölgedeki en savunmasız ülkelerden biri olarak değerlendiriliyor. Su kaynaklarının büyük oranda tarımsal sulamaya ayrılması, artan sıcaklıklar ve düşen yağış miktarları bu kırılgan yapıyı daha da derinleştiriyor.

2030’da Türkiye’de Kuraklık Zirveye Ulaşabilir

OECD’nin de katkı sunduğu rapor, Türkiye’nin su stresi yaşayan ülkeler kategorisinden çıkarak “su fakiri” konumuna gerileyebileceğini ortaya koyuyor. Bu senaryo gerçekleşirse, nüfusun ve tarım arazilerinin yaklaşık %80’i doğrudan kuraklıktan etkilenebilir.

2025 yılının ocak ayı, son 24 yılın en kurak dönemi olarak kaydedildi. Özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yağışlar normalin yalnızca %6’sı düzeyinde gerçekleşti. Bu durum, su krizinin ne kadar yakıcı ve acil bir hale geldiğini gözler önüne seriyor.

Çölleşme Riski: Türkiye’nin %88’i Tehdit Altında

Raporda dikkat çeken bir diğer veri ise Türkiye topraklarının %88’inin çölleşme riskiyle karşı karşıya olması. Yarı kurak iklim yapısı, suyun %75’inin tarıma ayrılması, yoğun toprak erozyonu ve hızlı kentleşme süreci, bu riskleri daha da artırıyor.

1950’li yıllardan bu yana kuraklıkların hem sıklığı hem de şiddeti ciddi oranda artış gösterdi. Akdeniz ikliminin kuraklığa eğilimli olduğu bilinse de, günümüzde bu doğa olayları artık daha sık ve yıkıcı şekilde yaşanıyor.

İklim Değişikliği Su Kıtlığını Derinleştiriyor

Uzmanlara göre, 2050 yılına kadar Akdeniz bölgesinde ortalama sıcaklıklar 2 ila 3 derece artacak. 2100 yılına kadar bu artış 5 dereceye kadar çıkabilir. Sıcaklık artışıyla birlikte Türkiye’de yağışlarda %30’a varan düşüş bekleniyor. Her 2 derecelik sıcaklık artışı, suya erişimde yaklaşık %15'lik bir azalmaya neden oluyor. Bu durum, özellikle batı ve güney illerini ciddi biçimde etkileyecek.

Tarım En Büyük Zararı Görüyor

Türkiye’de mevcut su kaynaklarının büyük bölümü tarımsal sulama amacıyla kullanılıyor. 2022 ve 2023 yıllarında yaşanan aşırı kuraklıklar, tarımsal üretimi büyük ölçüde etkiledi. Verim düşerken, bazı bölgelerde çiftçiler ürün desenlerini değiştirmek zorunda kaldı. Rapora göre bu eğilim önümüzdeki yıllarda daha da yaygınlaşacak.

Kuraklık Sadece Türkiye’yi Değil, Tüm Dünyayı Tehdit Ediyor

Küresel kuraklık haritası da alarm verici. Afrika Boynuzu, Latin Amerika, Güneydoğu Asya ve Akdeniz gibi bölgelerde kuraklık daha sık ve yıkıcı hale geldi. Örneğin Somali’de 2023 yılında 4,4 milyon insan ciddi gıda güvensizliğiyle karşı karşıya kaldı. Panama Kanalı’ndaki su seviyesi düşüşü ise küresel taşımacılığı bile sekteye uğrattı.

Çözüm: Su Yönetimi ve Erken Uyarı Sistemleri

Uzmanlar, kuraklığın yalnızca çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik krizlerin de tetikleyicisi olduğunu vurguluyor. Özellikle kadınlar ve çocuklar bu krizden en çok etkilenen gruplar arasında yer alıyor. Erken uyarı sistemleri kurulması, su yönetimi politikalarının gözden geçirilmesi ve sürdürülebilir yatırımların artırılması çağrısında bulunuluyor.

Kaynak: Haber Merkezi